Kelime oyunu 5

 Bloggerların oynadığı kelimelerden öykü kurma benim de ilgimi çekti. Bu haftanın kelimeleri: kedi, keman,ağaç,film ve hasret idi. İyi okumalar :)



O günü hatırlıyordu da, nasıl da elleri titriyordu. Hayatının değiştiren rakamlara bir kez daha bakmıştı gözlerini ovuşturarak. Evet, işte olmuştu. “Kızım Selin!” dedi kendi kendine, “zenginsin!” Piyango ona çıkmıştı. O günden itibaren hayatının değiştiğini bilmem söylemeye gerek var mı sevgili okur? Otuz bir yaşında hayatının patronu oldu. Hala gençti ve yapmak istediği çok şey vardı. Nasıl da hasretti özgür olmaya! İlk iş o aptal işinden istifa etti. Her gün lanet ede ede sevmediği bir işi yapıyordu. Çünkü onun ruhuna uyabilecek bir iş yoktu. Onun ruhu bir ipek gibi yumuşaktı, dünya ise bir kaplumbağanın kabuğu kadar sert, en büyük dalgalar kadar hırçın, en derin okyanuslar kadar korkunçtu. Keman çalarak para kazanmak istedi hayatı boyunca ama olmadı. En başta ailesi karşı çıkmış, “bir mesleğin olsun” diye onu Halit amcasının yanında muhasebeye sokmuşlardı. Güldü Selin. Ona muhtaç gibi düşündüğü Halit amcasının yüzü nasıl da maymuna dönmüştü Selin istifa ederken… Şimdi hepsi akraba olduğunu hatırlayan, sonradan türeyenlere de zırnık koklatmayacaktı. Kim yardım etmişti ona bunca yıl? Hiçbiri destek olmamıştı konservatuara gitmek istediği zaman. Oysa onun hassas ruhu nasıl acı çekiyordu soğuk patron bakışlarının altında, o rakamların arasında, o rutubetli binalarda… Kimse duymamıştı sesini. O yine de bir ağaç gibi dimdik durmuştu. Ama şimdi… Şimdi hayatı bir film gibiydi.

Sabah yine geç uyandı. Güzelce gerindi beyaz çarşafların arasında. Kedisi Bilge de yanında uyuyordu. Yavaşça başını okşadı ve öptü Bilge’yi. Şu dünyadaki tek dostuydu. Zaten hayvanları her zaman insanlardan çok sevmişti. İnsan sevmiyordu ki Selin. Bir insanın karşılıksız iyilik yapabileceğine inanmıyordu. Yaptığı da kendi egosunu tatmin etmek, “bak ne iyiyim ben” demek içindi. Göz ucuyla saate baktığında on bir olduğunu gördü. Gülümsedi. İstediği saatte uyanabiliyordu artık. Robot gibi her sabah altı kırk beşte kalkması gerekmiyordu. Kendine güzel bir kahvaltı hazırladı. Miyavlayan Bilge’ye de jambondan bir parça verdi. Sonra keyif kahvesini yaptı ve başladı okumaya. Canı ne kadar istiyorsa okuyabiliyor, kemanını çalabiliyor, tiyatroya gidebiliyor, zamanını istediği gibi harcayabiliyordu. Artık zamanının gerçek sahibiydi. Akşam şarap eşliğinde bir film izleyip uyudu.

Gözlerini açtı. O uğursuz ses başında çalıyor, saat altı kırk beşi gösteriyordu. İçini bir korku kapladı. Komodine elini attı. Her zaman orada duran bileti yoktu! Yutkundu. Kendine gelmeye çalıştı. Ama korku tüm bedenini sarmıştı. Yoksa hiçbiri gerçek değil miydi? Tabi ya! Rüya görmüştü. Çok güzel bir rüya. Yıkılmış bir şekilde yataktan kalktı. Üstünü giyindi. İş, tıkış tıkış otobüs onu bekliyordu. Halit amcası onu görünce sarı dişleriyle, pis pis sırıtacaktı yine. Otobüste bilmediği, ter kokulu adamların yanında duracaktı. Yine bir şeyler alabilmek için ay sonunu bekleyecek, onun da çoğu faturalara gidecekti. Aptal yerine konmuş gibi sinirlendi. Gözlerinden akan yaşları silerken, bir köşede boynu bükük duran kemanına baktı. Eh, rüyasında koyduğu yerde duruyordu! Salona gitti. Şarap bardağı dün geceki haliyle masadaydı. İçtiği sigaranın külleri bile küllükteydi. Rüya mıydı her şey gerçek mi? Kafası allak bullak oldu. Az sonra Bilge içeri girdi. Ağzında bir kağıt parçası vardı. Üzerinde sayılar… Saat altıyı kırk beş geçiyordu.

Yorumlar

  1. Ahhh yazık olmuş ama yaaa...
    Tühh..
    Iyi kurgulamışsınız.
    :)

    YanıtlaSil
  2. yok artık bileti mi yedii tatlı kedii yeme onuuu :D ayy kafam karıştı sonda çok heyecanlıydıı :D yaa tamam hayalini yapamamış da o insan da çekilir mi patron diyee keşke başka iş arasaydı o adamın iğneleyici davranışlarıyla çalışılmaz kii. şuan hikayedeki bir adama sinir oldum hahah çok iyi yazmışsın kalemine sağlıık :)

    YanıtlaSil
  3. Ah bu mili piyango insana ne hayaller kurduruyor 😊 çok güzel keyifli olmuş emeğine sağlık sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederim. İnşallah katılacağım:)

    YanıtlaSil
  5. Bizim bir senaryo hocamız var, hiçbir zaman der klişelere bağlamayın. İşte hikaye olup bitiyor sonra bir uyanıyor meğerse rüyaymış. :D Aklıma o geldi sonu okuyunca. :) kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  6. hadiii belki bilgenin getirdiği bilete çıkar da rüya gerçek oluur :) heey kelime oyunu 5 listesine ekliyom o yazımda, yorumlarda bütün yazanların linklerini koyuyoruum. kelime oyunu 6 ya da katılırsın belki. zamanın olursa hep katıl işte :) altıyı yazanlar da benim o yazımda, ordan da bu hafta katılanları okuyabilirsin ki. yedinci haftanın kelimelerini de mükemmelis arkadaşımız verdi. sen de istersen önümüzdeki haftalarda bize kelime verebilirsiin :) sölersin banaa, organize ediyom da ondan yaniii :) uygun olunca ağaç ev sohbetlerimize de katılsana, o da pazartesileri oluyo, sen de önümüzdeki haftalarda sohbet konusu bulabilirsiin :) yazdığımız bütün konuların kaplan diary blogunda var listesi :)

    YanıtlaSil
  7. Oldukça güzel kurgulamışsın aldın götürdün beni :))
    devamı gelir mi bunun?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onun yerine kelime oyunu 6yı oynayacğım sanırım :)

      Sil
  8. Akıcı olmuş emeğinize sağlık:))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar