GÖZÜME ASETON KAÇTI
Bu kadar telaşlı
bir insanın başına gelmesi gereken en son şey gözüne aseton kaçmasıdır. Gerçi
büyük ihtimalle diğer insanlarında da başına gelmesi gereken en son şeydir. Yani ben,
benden başka gözüne aseton kaçırmayı becereni duymadım. Neyse… Panik bir
insansanız aman asetondan uzak durun. Ondan sonra , “Kör mü olacağım” diye hastaneye
koşuyorsunuz.
O gün canım biraz sıkkındı ama önceden ayarladığım için akşam dışarı çıkacaktım. Saçıma maşa yapmış, makyajımı tamamlamıştım. Az vaktim kalmıştı. Bir baktım ojem kötü görünüyor, “Dur iki dakika şunları sileyim” dedim. Demez olaydım! Asetonun kapağını açtığım sırada annem aradı. Kapağını öylece açık bıraktım ve annemle konuşmaya başladım. Daha doğrusu tartışmaya başladım. Zaten canım sıkkındı daha da asabım bozuldu. Telefonu kapatıp, yatağın üstüne attığım gibi sen al kapağı açık asetonu, vur masaya… Sinirliyim ya. Artistlik yapacağım ya. Gözüme aseton şap diye bir sıçradı... Al sana artistlik! Ben böyle bir acı daha önce hissetmemiştim. Bağıra bağıra banyoya koştum. Ama nasıl koşmak… Çığlık çığlığa. Dışarıdan duyan kesin biri beni boğazlıyor sanmıştır. Gözümü öyle bir yandı ki kör olacağım zannettim. Yok, kesin kör olacaktım! "Allah'ııım! Genç yaşımda başıma bunlar da mı gelecekti? Kör mü olacağım!" Ağlaya ağlaya lavaboda gözümü yıkamaya başladım, “Allah’ım! Ne olur gözümü bana bağışla!!”
O gün canım biraz sıkkındı ama önceden ayarladığım için akşam dışarı çıkacaktım. Saçıma maşa yapmış, makyajımı tamamlamıştım. Az vaktim kalmıştı. Bir baktım ojem kötü görünüyor, “Dur iki dakika şunları sileyim” dedim. Demez olaydım! Asetonun kapağını açtığım sırada annem aradı. Kapağını öylece açık bıraktım ve annemle konuşmaya başladım. Daha doğrusu tartışmaya başladım. Zaten canım sıkkındı daha da asabım bozuldu. Telefonu kapatıp, yatağın üstüne attığım gibi sen al kapağı açık asetonu, vur masaya… Sinirliyim ya. Artistlik yapacağım ya. Gözüme aseton şap diye bir sıçradı... Al sana artistlik! Ben böyle bir acı daha önce hissetmemiştim. Bağıra bağıra banyoya koştum. Ama nasıl koşmak… Çığlık çığlığa. Dışarıdan duyan kesin biri beni boğazlıyor sanmıştır. Gözümü öyle bir yandı ki kör olacağım zannettim. Yok, kesin kör olacaktım! "Allah'ııım! Genç yaşımda başıma bunlar da mı gelecekti? Kör mü olacağım!" Ağlaya ağlaya lavaboda gözümü yıkamaya başladım, “Allah’ım! Ne olur gözümü bana bağışla!!”
Senin neyine artistlik yapmak…
Bir süre
yıkadıktan sonra doğru Cansu’nun kapısına koştum. Zavallı Cansu da o sırada saçını
başını yapmış, bir güzel giyinmiş, birazdan dışarı çıkıp, kahvesini içeceğini
sanıyordu. Talihsiz genç kız o sıralarda yine acile gideceğinden habersiz,
mutlu mutlu evden çıkmaya hazırlanıyordu… Fakat Yasemin’in dairesinin kapısının
uğursuz gıcırtısı duyulmuştu bir kere. Ayakkabısını bağlayan kadersiz kız
kafasını kaldırdığı gibi ona doğru koşan birini gördü; beni. Yine bir şey olmuş
olamazdı. Daha kuduz, tetanos aşılarını yeni yaptırmıştık, “Zaten evde. Bir
yerini de çizse tetanos aşısı var… Ne olmuş olabilir ki?” diye düşündü. Ama,
“Cansu! Gözüme
aseton kaçtı! Benimle hastaneye gelir misin?” dediğimi duyduğunda ayakkabısını
bağlamak için çömeldiği yerden yavaşça kalktı. O andaki surat ifadesini
anlatmak isteyecek olursam, tam olarak şöyleydi; “Nasıl becerdin?”
Tabi o anda, “Artistlik yaptım, asetonu masaya çarptım” falan
demedim. “Çok sıkmışım, sıçradı” diye bir şeyler geveledim. Cansu çaresiz, yine
acile gitmek için kapıyı çekti ve apar topar apartmandan çıktık. Yolda babamı
aradım. Böyle olaylara alışık olan babamı… Zaten ben aradığımda hayra alamet
bir şey çıkmayacağını anlıyordu adam. “Baba! Gözüme aseton kaçtı, bir şey olur
mu?” Babamın sesi bezgin, yılgın… Bir iç çekip, “Onu nasıl yaptın?” diye sordu.
Zavallı adam…
Yolda bir arkadaşımla karşılaştık. Ne oldu diye sorunca
alelacele, “Gözüne aseton kaçtı” dedi Cansu. Onu şaşkın bakışlarıyla orada bırakıp
tramvaya bindik. Kız öyle bakmakta haklıydı tabi. Neden hastaneye gidiyorsunuz?
Şey… Gözüme aseton kaçtı ya, bir şey yok.
Yalnız, ben kör olacağım diye artık nasıl zavallı bir
şekilde duruyorsam yaşlı bir adam kalkıp bana yer verdi. Ölümcül bir hastalığım
var sandı herhalde. O sırada da ne olduğunu anlayamayan kız da Cansu’ya mesaj
atmış, “Şimdi gözüne oje mi kaçmış, aseton mu? Anlamadım?” diye sormuş. Hayır,
ne kadar saçma bir soru. Gözüme oje nasıl kaçabilir ki? Ya da neyse… Ben bu
konuda yorum yapmayayım.
İçeri girdiğimizde benim üzerimde süslü, pembe mantom,
dalgalı saçlarım ve suratıma akmış simsiyah makyajım vardı. Cansu ‘nun saçlar
yapılı, makyaj yerinde… Acile gelen böyle tuhaf bir ikili. Millet de, “Bunlar
ne yapıyor” dercesine bize bakıyordu.
Ardından içeri geçtim ve hemşire göz kızarıklığı diye önündeki
deftere not aldı. Gözüme ne olduğunu sorunca “Aseton kaçtı” dedim. Kız da gülmeye
başladı. Sonra da “kızmıyorsun değil mi” dedi. Biraz kızmıştım ya, neyse… Bana
bir numara odası verdiler ve Cansu’yu içeri almadılar. Beni yönlendirdikleri odanın
önüne geldiğimde kapıda, “Cerrahi müdahale odası” yazdığını gördüm. Cerrahi mi?
Yutkundum. Bu kelime hiç hoşuma gitmemişti. Zihnimde ameliyat masasının
başında, elinde neşter, beni bekleyen doktorlar canlandı,
“Gözünü ameliyat etmek zorundayız.”
"Yok canım! Gözüme ne gibi bir cerrahi müdahale
yapabilirler ki” diye kendimi yüreklendirmeye çalıştım. Mantıken öyleydi en
azından… Ama o doktorlar gözümün önünden gitmiyordu ki. Ben koridorda ileri
geri yürürken gelip geçenler de bana tuhaf bakışlar fırlatıyordu. Sanırım dalgalı
saçlarım ve pembe mantomla cerrahi müdahale odasının önünde ne yaptığımı
anlamaya çalışıyorlardı. İçeri girdiğimde sadece bir tane doktor olduğunu
gördüm. Öyle düşündüğüm gibi elinde neşter falan da yoktu. Sadece tuzlu suyla
gözümü yıkadı. Bir de, “Siz asetonu tırnaklarınız için kullanmıyor muydunuz?”
diye sordu. Asetonu, makyajımı silmek için kullanan bir manyak sandı beni
herhalde.
Yıkamayı bitirdiğinde gözümü öyle bir bandajladı ki
suratımın yarısı kapandı. Tekrar acil koridoruna , yanına gittiğimde benim o
halimi gören Cansu’nun gözleri yerinden fırladı. Bir de üstüne, dakika bir gol bir yanına gitmeye
çalışırken eşiğe takıldım, düşüyordum az daha. Cansu hemen koluma girdi ve
hastaneden çıktık. Doktorun verdiği damlaları almak için nöbetçi eczane aramaya
başladık. Büfeye sordum, “Nöbetçi eczane nerede var?” diye. Adam bana, “Burada yazıyor,
görmüyor musunuz” diye camdaki kağıdı gösterdi. Neyse, bir şey demiyorum.
Nöbetçi eczaneye doğru yola koyulduğumuz sırada arkadaşıma gelmeyeceğimi haber vermem gerektiği aklıma geldi. Zaten ne
diyeceğimi düşünüyordum, bir de üstüne arkadaşım yabancı olduğu için olayı İngilizce anlatmam gerekiyordu. “Gözüme aseton kaçtı” desem saçma olacak diye düşündüm. En
sonunda “gözüme kimyasal madde kaçtı” demeye karar verdim. Evet, bu gerçekten
çok mantıklı olmuş değil mi? Biri size diyor ki; “Ben bu akşam gelemeyeceğim.
Gözüme kimyasal madde kaçtı da…”
O da, “Ne!! Nasıl yani!! Ne yapıyordun ki?” yazmış. Ne
diyeceksin şimdi? Ben arada deney yapıyorum da… Boş zamanlarımda… Çamaşır suyu
dedim ben de. Hani en azından mantıklı bir açıklaması var. Temizlik yapıyordum,
gözüme sıçradı falan diyebilirsin.
Bir şekilde ilaçlarımı alıp, yolda insanların bakışları
arasında yürüdükten sonra kendimizi eve attık. Ev arkadaşımın da “Nasıl becerdin?” sorusunu cevapladıktan sonra
odama geçtim. Bütün gece bandajla uyudum. Arada çıkarıp “kör müyüm, değil miyim”
diye kontrol etmeyi de ihmal etmedim tabi. Ne olur, ne olmaz.
Aman diyeyim arkadaşlar! Siz siz olun böyle aseton,
çamaşır suyu, bulaşık deterjanı tarzı şeylerle artistlik yapmayın. Hani ne
bileyim çok mu sinirlendiniz… Yastık atın, kumandayı fırlatın… Böyle şeyler.
Kumandanın da en kötü pilleri yerinden çıkar. Kısaca sevgili arkadaşlar; Sinirlendiğiniz
zaman kimyasal maddelerden kesinlikle uzak durun.
çok geçmiş olsun ama bazen böyle şeyler olabiliyor....
YanıtlaSilteşekkür ederim, sağ olun:)
YanıtlaSilGeçmiş olsun ben de geçen sene çamaşır suyu kaçırmıştım gözüme.Anında gözümü yıkadım o korkuyu bilirim.Göz çok dikkat ister
YanıtlaSilEvet:) O korkuyu işte bir de bende düşünün:)
SilGeçmiş olsun. Bende sinirlenince elektronik aletleri bozarım ^.^
YanıtlaSilHahah:) Olsun olan elektronik aletlere olsun, en azından gözünüzü çıkarmıyorsunuz:)
SilOyy fena olmus cok geçmiş olsun.çamaşır suyu da fena yakıyor bu arada: )
YanıtlaSilOnu henüz deneyimlemedim :D
YanıtlaSilGeçmis olsun. Ben de o konularda pek sakarimdir 🙈
YanıtlaSilNe güzel:))) Ben genel olarak pek sakin değilimdir:)
SilAman ya o ne pis bir durumdur gerçekten :)
YanıtlaSilAma kör olunmuyormuş:)
SilSen ne tatlı bir şeysin böyle :) Sanırım torunumla yaşıt ya da belki küçüksün. Ben panik ve heyecanlı biriyim. Biraz da sakar oldum son zamanlarda. Geçmiş olsun canım. Dikkat et yavrum. Çok güzel anlatmışsın, kalemine sağlık. Yazmaya devam :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler:)))) Ben de sakar oldum. Ofiste sürekli bir şeyleri deviriyorum. Dalga geçiyorlar artık. Güzel yorumun için teşekkürler.
Silahaha işte aradığım samimiyet iyi eğlenceler... :D:D
YanıtlaSilTeşekkürler:)
Silay aman bi yavaş davran yaa :)
YanıtlaSilbir daha hep yavaş davrandım deeptone:)
SilBandajlı haliniz canlandı gözümde ama anlatım tarzınız o kadar hoş ki, gülmek geldi içimden. Hani bazen bir sakarlık yaparız ya istemeden ve biz sıkılıp, kızarıp, bozarırken; başkalarına komik gelir.
YanıtlaSilKaleminize sağlık.
beğenmenize çok sevindim:))) Aslında komik zaten:)
SilGeçmiş olsun demeyi unuttum. "Geçmiş olsun."
YanıtlaSilGeçmiş olsun canımm. Güzelleşicez diye başımıza gelmeyen kalmıyor :)) Deeptone'nin blog tanıtımından geliyorum canım. Benim bloguma da bekliyorum. Tabi istersen :)
YanıtlaSilTabi ki:)
SilAcile gitmeniz yeterli oldumu ? Sonrasında bir uzmana göründünüz mü ?
YanıtlaSil