KÜFLÜ EKMEK
Siz hiç küflü
ekmek yediğiniz için telaşlandınız mı? Sanmıyorum. Ben telaşlandım. Her şeyden
önce normalde yenen bir şey olmadığından ihtimal düşük tabi... Yiyen de
yanlışlıkla yemiştir diye düşünüyorum. Yani özellikle kahvaltıda normal ekmek
yerine tercih eden yoktur herhalde. Küflü peynir yiyenler varmış da, ekmek için
cevap, “valla denemedim” olması doğal. Denemeyin zaten. Ben de tadı güzel
olduğu için yemedim. Yanlışlıkla yedim. Fakat bir ihtimal yemiş olsaydınız da
herhalde, “Eyvah! Küflü ekmek yedim, ölecek miyim?” diye düşünmezdiniz
zannediyorum. İşte bunu zaten ancak benim gibi aklını paniğe kurban vermiş
insanlar düşünebilir. Nasıl yanlışlıkla yediğimi anlatacağım ama ağzıma
attıktan sonra zihnimde canlanandan bahsetmek istiyorum önce. Küflü ekmeği
yuttuktan sonra mideme tam olarak yukarıdaki gibi bir şeyin girdiğini düşündüm.
Yabancısı
olduğum bir ülkede, gecenin bir köründe yukarıda gördüğünüz küf canavarının
bütün vücudumu sardığının ve sabaha çıkmayacağımın korkusu içindeydim. Benim
için küf tam olarak böyle bir şeydi. Üstelik bunlar tüm vücuduma yayılıyordu ve
baş küf canavarı, “Her yere yayılın!” diye emir vermişti. Pek mantıklı değil
tabi ama mantık da benim sözlüğümde olan bir kelime değil ki. Eğer panik bir
insansanız mantık diye bir şey olmuyor. Normal insanların üzerinde bile
durmayacağı bir şey benim için kalp krizi geçirme sebebi oluyor genelde.
Olayın vuku
bulduğu sırada saat gece üçtü ve ben Erasmus programıyla gittiğim Polonya’daki
yurt odamdaydım. O zamanlar hava aydınlanmadan uyumuyordum doğru dürüst. Eh
tabi bilenler bilir, Polonya’da okuyorsan hiç ders çalışmadan gayet rahat
geçiyorsun derslerden. Hatta ben en yüksek ortalamayı orada yapmıştım, hiç
unutmam. Resmen hiç çalışmadan genel ortalamamı yükseltip döndüm diyebilirim. Arkadaşlarım
da haliyle bana biraz sinir oldu. Hem gidip hiç çalışmadan, her yeri gezip
geliyorsun bir de utanmadan üstüne ortalamanı yükseltiyorsun. Haklılar, bir şey
demiyorum. Neyse zaten küflü ekmek yediğim için öleceğimi düşündüğüm gece
yeterince burnumdan gelmişti her şey. Oradan kendilerini rahatlatabilirler.
O gün biriyle
randevum vardı. Güzel geçmişti geçmesine ama ben leyla gibi dolaşırken akşam
yemeği yemeyi unuttum. Saat on iki gibi yurda geldim ve bir süre oyalandıktan,
film izledikten sonra yatayım dedim. Yatağa uzandıktan bir süre sonra baktım
karnım gurulduyor. O anda bir şey yemediğimi hatırladım. Hiç ışığı açmadan
dolaba yöneldim. Yurtta neredeyse hiç yemek yemediğim için dolapla da pek bir
alakam yoktu. “Heh, ekmek varmış” deyip bir parça ağzıma attım. Ama tadı böyle
bir garip geldi… Çok acıydı. Işığı bir açtım ki yediğim ekmeğin küflü olduğunu
gördüm. “Dın dın” diye bir korku müziği çaldı kafamda, “Küflü ekmek yedim!”
Hemen internete
girip, “Küflü ekmek yedim, bir şey olur mu?” yazdım. Bir tane dangalağın
yazdığı, “Geçmiş olsun. Yakın zamanda mevta” gibisinden bir şey de okudum.
Sonra diğerlerini de okudum. İnsanlar küflü peynir yediklerini, hiçbir şey
olmayacağını anlatmış ama bir kere o yazıyı gördüğüm için diğerleri beni
yatıştıramadı. Önce, “bir şey olmaz” diye unutmaya çalıştım ama aklıma kurt
düşmüştü bir kere. Orada söyleyebileceğim biri de yoktu ki. Benim deli olduğumu
bilen yoktu orada sonuçta. Bir an o buluştuğum kişiye söylemeyi düşündüm ama
onu da hem yeni tanıyordum hem de kendisi Brezilyalıydı. “Ben küflü ekmek yedim
de, beni hastaneye götürür müsün?” mü diyecektim elin Brezilyasına? Deli
olduğumu düşünüp benimle görüşmezdi bir daha. Diğer arkadaşlarımı uyandırmak
geçti aklımdan ama saat sabaha karşı üçte uyandırıp, “Küflü ekmek yedim!
Benimle hastaneye gelir misiniz?” diye sorduğumdaki surat ifadelerini düşününce
vazgeçtim. Hem İngilizce nasıl söyleyecektim ki onu ben hastanede? Polonyalılar
hayatının şokunu yaşardı herhalde. En iyisi annemleri uyandırmaktı. Yirmi küsur
yıldır kızlarını tanımışlardı ne de olsa…
O dönemde annem
mesaj sesini “tak tak tak” diye kapı çalma sesi yapmıştı. İnsan neden
telefonunun mesaj sesini böyle yapar hiçbir fikrim yok. Ben de Polonya’dan evi
arayamadığım için haliyle mesaj attım, “Anne, ben yanlışlıkla küflü ekmek
yedim, bir şey olur mu?” diye. Yataktan zıplamışlar mesajımla. Düşünsenize,
gecenin köründe birden, “tak tak tak” sesiyle uyanıyorsunuz… Telaşla telefona
koşmuş annem. Mesajın o saatte benden geldiğini görünce heyecanlanmış tabi.
Uyku sersemi telefonunda gördüklerine önce bir anlam verememiş kadıncağız,
“Anne, ben
küflü ekmek yedim bir şey olur mu?”, “Cevap versenize, bir şey olur mu?”, “Anne
cevap verin…”
O sırada tabi
sürekli “tak tak tak” sesleri duyuluyor... Onların attığı mesaj da bana
gelmiyordu telefondaki bir problemden dolayı. Bizimkiler de yarı uykulu hemen
bilgisayara koşmuşlar Facebook’tan cevap yazmak için. Babam da sinirlenmiş,
“Nereden buldu bu saatte küflü ekmeği? Saat kaçta geliyor eve?” diye
söyleniyormuş. Bilgisayarı açmaları uzun sürdüğü için bir süre cevap gelmedi.
Tabi kendine de gelememiş ki zavallılar. Ben de baktım cevap yok, “Herhalde bir
şey olmaz” diye kendimi teselli etmeye çalıştım. Uyumayı düşündüm ama hemen
hayalimde şu canlandı; Bir şey olmaz diye uyuyorum. Sabaha kadar küf bütün
vücudumu sarıyor ve uykumda ölüyorum… Ben hayallere daldığım sırada internetten
cevap geldiğini görünce hemen açtım, “Yat, uyu Yasemin. Bir kere küflü ekmek
yemekten bir şey olmaz.”
Cevap çok
netti. Adeta yılların bıkkınlığını ifade ediyordu. Büyük ihtimalle cevabı yazan
babamdı ve gözlerini devirdiğini hissedebiliyordum. Aldığım yanıtın, “yine
saçmaladın” rahatlığında olduğunu gördükten sonra ferahladım ve aç acına yatıp
uyudum. Karnım guruldamaya devam ediyordu ama dolaptaki yoğurdu yemeye cesaret
edemedim. Neme lazım, tadı bozuktur falan… Ondan sonra, “Yok, zehirlendim mi”
diye onunla uğraşamazdım. Zaten bir daha da yemek yemeyi hiç unutmadım.
Cidden çok güldüm Yasemin :-))) hayat senin için zor olmalı, ama cevap süper :-))) tam bir ebeveyn cevabı :-)))
YanıtlaSilKusura bakmayın ben yorumları yayımlamayı yeni becerebildim:/ Çok teşekkür ederim:))) Evet, maalesef hayat benim için zor. Sonradan anlatınca komik oluyor gerçi:)
SilHoşgeldiniz blog dünyasına :) Çok akıcıydı yazınız. Yalnız bloğunuzda "izleyiciler" ikonu yoktu. Bir an önce gadgetlardan seçip yerleştirin. Zira insanlar tembellik edip sizi izlemeye almadan çıkabilirler. Bence bu güzel yazıları kaçırmasınlar. :) İyi yayınlar dilerim.
YanıtlaSilÇok teşekkürler. Nihayet izleyiciler butonu koymayı becerebildim. Ben sizin yazılarınızı çok seviyorum, beğenmenize çok sevindim:)))
SilEğlenceli bir yazı. Blogunuzda takip butonunu göremedim.
YanıtlaSilKusura bakmayın öncelikle. Ben gerçekten teknolojiden hiç anlamayan biriyim, yayımlanmayı bekleyen yorumlar olduğunu yeni gördüm:/ Beğenmenize çok sevindim. Şimdi "izle" butonunu koymayı becerebildim nihayet:)
SilHahahahahhahah Çok güldüm Harikaydı yazın :)) Ekmeğin küflü kısmını kesiyorsun sonrası yemeye devam tecrübe ile sabit hiç bir şey olmuyor :))) Hala Hayattayım :)))
YanıtlaSilhahahh beğenmene çok sevindiim:))) Hoş geldin:)
SilKuflu ekmegin kufunu ayirsan bile ekmek kuflenme surecinde oldugu icin yememen lazim ekmeği bi yerde okumustum
Sil