PANİK BİR İNSAN OLMANIN ÇİLELERİ

Panik insan
olmanın en yaygın belirtilerinden biri aradığınız kişi telefonu açmadığında ortaya
çıkar. Normal insanlar, “Duymamıştır, şarjı bitmiştir” diye tepki verirler.
Fakat panikler? Benim, sadece ilk aradığımda açmasa bile hafiften rengim atmaya
başlar. Neden duymaz ki o telefonu? Bir insanın telefonunu açmama nedeni ne
olabilir? Tabi ki ya ölü ya da yoğun bakımda olması... Başka bir alternatif
yok. Bizde genelde telefonu duymayan babamdır. Telefonunu duymadığında benim
hemen aklımda canlanan; “Kaza geçirmiş bir adam, telef olmuş bir araba, etrafa
saçılmış eşyalar… İnsanlar başına toplanmış, ambulansın acıklı sesleri
duyuluyor… Babam asfaltın ortasında kolları iki yana açık bir vaziyette
yatarken kamera yerdeki, camı kırılmış telefona zoom yapıyor ve ekranda “kızım
arıyor” yazıyor” olur.
Hep
özenmişimdir o, “Duymamıştır” diye rahatça telefonu çantaya atan insanlara.
Öyle olmayı çok istedim ama olamadım bir türlü. Onların ayrı bir ırk olduğunu
düşünüyorum bazen. Mesela biz annemle evdeyken babamı aradığımızda birinci
aramada açmazsa, “Duymadı herhalde. O arar görünce” deriz. Fakat aramaz. İkinci
kere çaldırırız, “Allah Allah, sessizde kalmıştır” deriz. Bir yandan yüzümüzde,
“Yoktur bir şey canım” ifadesiyle, buruk bir gülümse olsa da içten o, “Bir şey
mi oldu acaba” diyen ses yavaş yavaş duyulmaya başlamıştır. Üçüncüden sonra
böyle bakışlar hafiften kayar, renk solmaya başlar. Dördüncüde artık senaryolar
başlar, “Kesin bir şey oldu.” Sonra açana kadar babamı belki yirmi defa ararız.
Babamsa en sonunda markette domates seçtiği için telefona bakamamış çıkar.
Diğer yaygın
belirtilerinden biri de sağlıkla ilgili olanlardır. Başınız ağrıyorsa size göre
beyninizde tümör vardır, karnınız ağrıyorsa mide kansersiniz, sol kolunuz
ağrıyorsa kalp krizi geçiriyorsunuzdur. Bunlardan daha yaratıcı şeyler
söylediğim de olmuştur benim gerçi. Ayak parmağımda bir leke görmüştüm bir
kere, “Kanser son evreye gelmiş ve sonunda kendini burada bir leke olarak belli
ediyor” dediğim olmuştur mesela. Başka bir sefer, sınavda hiç gözümü ayırmadan,
bir saat kağıda bakmıştım. Kafamı kaldırdığımda etrafı çok bulanık görüyordum.
Anında teşhisi koydum; Tabi ki beynimde tümör olduğu için gözlerim artık
görmüyordu. Başka ne olabilirdi ki? O zaman üniversitenin ilk yılındaydım ve
insanları da tanımıyordum. Ailemden uzakta Eskişehir’de okuyordum ve aklımdan
geçenleri insanlara rahatça anlatamıyordum. “Gözlerim bulanık görüyor da sence
beynimde tümör var mıdır” diye kimseye soramıyorsun ki. Haydi diyelim sordun
sana, “Olur mu öyle şey” diyecekler ama sen cevaptan tatmin olmayacaksın ve
aklın bütün gün orada olacak. Gün sana zehir olacak.
O gün sınavdan
çıktığımda yanımda bir tek aynı yurtta kaldığımız bir kız vardı. Daha tanışalı
birkaç ay olmuş, soramıyorum ama “Beynimde tümör mü var” sorusu sürekli içimi
kemiriyordu bir yandan da. Ben de mecburen kıza, “Gözlerim bulanık görüyor, sence
bir şey var mıdır” dedim. Kız da haliyle, “Gözlerin bozulmuştur” dedi. Sonra da
sınavdan konuşmaya devam etti. Evet, kızın çok mantıklı bir cevap verdiğini ben
de biliyorum ama benim içimdeki paniğe işler mi mantık?
Kız anlatıyor,
ben de kestirme cevaplar veriyordum. Çünkü o sıra aklımdan geçen senaryoyu
izlemekle meşguldüm; Başım ağrıyor, herkes bana “ağrı kesici al, geçer” diyor.
Ben de öyle yapıyorum, zaman geçiyor, birden bir gün düşüp bayılıyorum. Herkes
etrafıma toplanıyor ve hastaneye gidiyoruz. Doktorların suratı hüzünlü,
“Yapacak bir şey kalmamış.”
Şunu biliyorum
ki internetten kesinlikle bakmamak gerekiyor böyle şeylere. Söylüyorum;
İnternetten bakmayın. Şikayetiniz ne olursa olsun, internetten bakarsanız yakın
bir zamanda ölecek çıkacaksınız. Çok bakıyordum internetten ben. Bir ara
Google’da en çok aranan listem; “Beyin tümörü belirtileri, mide kanseri
belirtileri, kuduz ve tetanos belirtileri” olmuştu. Evet, kuduz ve tetanos da
favorilerim arasındadır. Bunu en iyi üniversite arkadaşım Cansu bilir. (Ona
buradan selam gönderiyorum)
Üniversite
hayatım elimdeki, kolumdaki çiziklerden dolayı acile giderek geçti. Canım
arkadaşım olmasaydı kim gelirdi benimle sürekli acile? Bir yerim çizilir,
“tetanos olursam” diye acile gideriz, sokakta kedi tırmalar, “kuduz olursam”
diye acile gideriz… Cansu bir keresinde bana, “Cin Ali'nin maceraları gibi ben
de sayende Acil maceraları diye kitap çıkaracağım” demişti. İşin daha fenası da
yurttaki odamın yatağındaki çivi ayağıma batıp, tetanos aşısı olmak için gittiğimizde
doktorun bana söylediğiydi. Evet, biraz küçük bir yaraydı. Aslında nokta
kadardı. Tamam, belki görmekte biraz zorlanmış olabilir ama “Hey Allah'ım! Kedi
bir yerini görmüş, yara zannetmiş” demesine de gerek yoktu. Sonuçta doktor,
değil mi?
Başka bir
macera da sokaktaki bir köpeği severken yaşandı. Ekmek almak için bakkala
gitmiştim. Tatlı bir köpek de parkın ortasında oturmuş, “sevsene” der gibi bana
bakıyordu(tabi bu benim yorumum. Tam olarak öyle bakmıyor da olabilirdi). Hemen
yanına koştum ve sevmeye başladım. Severken hayvanın patisinin ucu benim koluma
değdi. Baktım, bir şey yok gibi… Sonra güneşte tekrar bakınca bir nokta gördüm.
Hemen eve gidip tekrar baktım. Bu defa bulmakta biraz zorlansam da nokta
oradaydı. Kaybetmemek için tükenmez kalemle daire içine aldım(bunu söyleyince
iyice kafayı yediğimi düşünmüşlerdi). Kahvaltı için mutfak masasında oturuyordu
Cansu o sırada. Yine neler duyacağından habersiz, çayını dolduruyordu… Tükenmez kalemle işaretlediğim yeri gösterdim
ansızın ve olayı anlattım. “Bunun için hastaneye gitmeyi düşündün mü
gerçekten?” diye sordu. Bir an için düşündüğümü söyledim. Cansu şöyle bir
suratıma bakıp, “Yasemin bunun için doktora gidersen doktor şok olur, seni
direk oradaki psikiyatri kliniğine sevk eder” dedi. Böyle tepkilere alışmıştım
zaten. Gitmekten vazgeçtim. Bir de şimdi orada beyaz önlükle kollarımı
bağlayıp, götürmeye kalkarlar falan... Durduk yerde başıma iş almaya hiç gerek
yoktu.
İşte böyledir
bu evham belası. Tabi ki bunlar sadece anılarımın birkaçı. Belki okuduklarınızdan
size de tanıdık gelenler olmuştur. Yaşadığınız benzer şeyler olabilir. Sizi çok
iyi anlıyorum. Çeken bilir bu illeti. Başına bir şey gelir, insanlara söylesen
deli muamelesi göreceğini bilirsin. Söylemesen için içini kemirir. Bir yandan sürekli,
“Ama ya olursa” sesi yükselir kafanda. Hiç rahat bırakmaz o ses. Sayesinde daha
ne çok anım var böyle! Belki bir gün hakikaten “Acil maceraları” diye bir kitap
çıkarıp, Cansu’ya ithaf etmeyi düşünebilirim…
Cansu gerçekten çok iyi bir arkadaş gibi geldi bana :-)) bu arada takip butonun yok eklersen takibe alabilirim. Bu eğlenceli serinin devamı gelecek gibi :-))) sevgiler
YanıtlaSilYorumunuzu geç yayımladığım için tekrar kusura bakmayın. Beceriksizliğimden:/ İzleyiciler butonunu eklemeyi de yeni başardım:/ Oradan ekleyebilirsiniz. Hahahah! Cansu bunu duysun, hemen ona iletiyorum:) Ne çekti benden kızcağız! Beğenmenize de çok sevindim. Bende daha çok hikaye var, onları da yazacağım:))
SilNormalde yaşlılar bu kadar evhamlı olurlar. Ama siz gençken bu kadar evhamlıysanız işiniz zor olur ilerde:) Ama huy meselesi işte insan baş edemiyor demek ki.
YanıtlaSilYorumunuzu geç yayımladığım için tekrar özür dilerim. Hem evhamlıyım hem de teknoloji özürlü. Ne "yayımlanmayı bekleyen yorumlar" seçeneğini gördüm ne de "izleyiciler" butonunu eklemeyi becerebildim.. Neyse şimdi çok şükür yaptım en sonunda. Yorumlarım olduğunu görünce çok sevindim:)) Sayenizde sayfama renk geldi:) Maalesef huy, evet. Gerçekten bazen baş edemiyorum.
SilHiç öyle biri olamadım ve aslına bakacak olursak (biraz) evhamlı olmak hiç takmamaktan daha iyidir.
YanıtlaSilÖncelikle kusura bakmayın. Benim gibi bir teknoloji özürlü yorumları yayımlamayı becerememiş:/ Yeni gördüm "yanıt bekleyen yorumlar" seçeneğini. Maalesef bu kadar beceriksizim işte... Yorumunuz için teşekkür ederim. Siz hiç takmayan biri misiniz yoksa sizde de biraz evham var mı? :)
SilBeni direk hiç takmayan sınıfına yazabilirsiniz :)
Silya işin ne kadar zormuş ya valla. sölediklerinden hiçbirini yaşamadım valla peki baksana gidip sorsaydın hastanede filan bunun bir nedeni vardır yaa, hani olur ya belki küçüklükte bi şeyden çok korkmuşsundur gibi :)
YanıtlaSilaramıza da hoşgeldiin. ayrıca, blogla ilgili her şeyi sorabilirsin bana da tamam mııı :)
Evet, işim gerçekten zor:)) Aman yaşamayın. Çok fena bir şey:) Hoş bulduk. Böyle karşılanmak çok güzel. Çok teşekkür ederim:))
Silbişi diyil :) feys hesabın var mı? blogla ilgili bişiler sölücem de :) feystede blog gruplarımız var. orda da yazılarının linklerini ekleyebilirsin daha çok kişi görür yazılarını :)
Silmimledim seniiii :)
SilVar hesabım:) Ben sizi ekledim:)
SilSevgili Deeptone, ben çok acemi olduğum için mimlemek nedir bilmiyorum. Sizin blogunuzdan okudum, biraz anladım ama nasıl cevap verebilirim?
Silşimdi baksanaaa, bir yazı yazcan işte, adı bendeki gibi marka mimi olabilir, mimlenmişim teşekkür ederim filan dicen işte, seni mimleyenin yazısının linkini vercen, sonra mimi yazcan yani ben yaptım ya sen de üç marka yazcan sevdiğin ve istersen neden sevdiğini sölücen. böylece mimi yazmış olcan. sonra da ben de şu arkadaşlarımı mimliyom dicen. isimlerini yazcan. istersen bir kişi istersen 10 kişi. tanıdıklarını mimle işte blogdan. bak benim son iki yazımdan da istersen mesela kendine arkadaş da seçebilirsin. tanımadıklarını mimleyebilirsin. böylece tanınmış olursun. çekinme yani. deep ten geldim dersin mesela. deep dersen kimse bişi demez :) tanımadıkların için diyom yani istersen diye. sonra da mimlediğin kişilere haber vercen onlar da yapacak mimi aynı şekilde yanii :)
SilSevgili Deeptone. Teşekkür ederim. Sabırlı bir insanmışsın:) En sonunda anladım, çok şükür. Çok sağ ol.
SilKaygı olarak benimde var ama farklı şekilde benimkiler ben anlatmayım o kısmı :))) Aslında içsel olarak içindekileri bilmek ve bu doğrultuda kendine yön verebilirsin. bir Hekim gidip bu düşüncelerini paylaşıp çözüm bulabilirsin..Sorun şurada başlıyor. Bir hekime gitmek istiyormusun ??? Çünkü bunun bir iki tık üst seviyesi Panik Atağa doğru yol almaktır. Tabi yine içinde olan durumlar
YanıtlaSilKesinlikle gitmek gerekiyor. Bence toplumumuzda çok yanlış bir algı var. Hiçbir işe yaramaz gibi bir düşünce... Ben eski anıları anlatıyorum:)) Şimdi çok böyle değilim:)
YanıtlaSilyazıları okudukça kendimi gördüm. Hatta az önce kalp krizimi geçiriyorum yoksa bende mi şeker hastasıyım diye düşünürken ve hatta bir tık ötesinde artık doktora gitmekten de korkmaya başlamışken bunları okuyunca pek bir rahatladım. :) Yazılarını çok sevdim. Hemen takibe başladım. Ben de beklerim. www.idilob.com
YanıtlaSilhahah merhaba hoş geldin!! Hemen bakıyorum. Zira kendim gibi biriyle tanışmaktan şeref duyarım :P Bu konuda kendime azıcık yardımcı oldum. Sana da olabilirim belki:))
SilHaha ha kahkahayla okudum zira ben panik atak hastasıyım yıllardır ve ilaç desteği alıyorum.Ancak ben iyiymişim yahu :))
YanıtlaSil