THE BELALI GEZİ
Erasmus
programıyla gittiğim Polonya’da günlerim gayet güzel geçiyordu. Brüksel-Paris-Amsterdam
şeklinde biletlerimizi ayarlamıştık. Çok mutluydum. Paris başlı başına mükemmel
bir şehir, çoğu kişinin hayalidir. Amsterdam da mutlaka listenizde vardır.
Malum özgürlükler şehri… Eh Brüksel biraz arada kaynıyor ama olsun, o da yani
Avrupa’nın kalbinde en nihayetinde.
Gece yarısı Varşova’ya gidecektik, Varşova’dan da Brüksel’e. O esnada
zavallı ben başıma geleceklerden habersiz, mutlu mesut alışveriş yapmakla
meşguldüm. Ne kadar da güzel bir gezi olacaktı! Bir hafta boyunca beni
doyuracak yiyecek şeyler almak için markete gittik arkadaşlarımla. Çünkü
gezilerde dışarıda yemek gibi bir durum söz konusu olamazdı. Bütün hafta,
önceden hazırladığımız sandviçleri yiyorduk.
Eh, benim elim kolum hep torbalarla dolu olduğundan bütün gün de hiç
telefona bakamamıştım. İşimiz bittikten sonra yurda döndük. Saf saf, “Dur
çıkmadan önce bir annemle konuşayım” dedim kendi kendime. Çantama elimi attım,
bir baktım telefon yok. Deli gibi aramaya başladım. Montumu, torbaları, yere
bile baktım. Yaban ellerde telefonsuz kalmış olamazdım.
Fakat en
sonunda acı gerçekle yüzleşmek zorunda kaldım. Elin Polonya’sında, tam geziye
gideceğim gün telefonsuz kalmıştım. Bir arkadaşımdan kendi numaramı aradığımda
karşıma lehçe konuşan bir adam çıktı. Hiçbir şekilde İngilizce bilmiyordu.
Mecburen Polonyalı bir arkadaşımı aradım adamla konuşması için. Natalia’yı.
Natalia adamla konuşurken ben de yurtta bir ileri bir geri geziniyordum. Geziye
telefonsuz nasıl gidebilirdim ki? Öte yandan gitmesem de olmaz, her şeyi
ayarlamışım. Natalia adamla konuşmasını bitirip, beni geri aradığında
heyecanla, “Neredeymiş? Gidip alalım” diye atladım hemen.
Fakat Natalia bana adamın telefonu vermek için 100 Zloty istediğini
söylediğinde şok oldum. Zaten param yok. Adam benden resmen benim telefonum
için para istiyordu. Yurttakiler de adamın istediği parayı vermemi söyledi
çünkü adam kartı çıkarıp atsa hiçbir şekilde telefonu bulamazdım. Elim mahkum
tamam dedim. Bari öğrenci olduğumu söyle dedim Natalia’ya. (Evet, Polonyalı kız
bayağı pazarlık yaptı), sonunda elli Zloty de anlaştık.
Fakat bu defa da adamın Bialystok dışında bir köyde
oturduğunu söyledi Natalia. Taksi parası da bir yüz Zloty tutuyordu. Ne
yapacağımı bilemedim. En sonunda Natalia bir arkadaşını ayarladı ve beş kız
beni almaya geldiler. Natalia hayatımı kurtarmıştı. Hatta daha sonra onların
erkek arkadaşları da bize katılınca bildiğin çete gibi olduk. On kişi, bir
telefonu almak için sözleştiğimiz yere doğru yola koyulduk…
Parayı ver, emaneti al
Tabi bende bir havalar. Kendimi çok pis
bir işe bulaşmışım gibi hissediyorum. Böyle tam asi bir zenci gibi… (Neden
zenci bilmiyorum. Galiba yurt dışında olduğumuz için) Resmen parayı verip,
emaneti almaya gidiyordum yani. Bir de Bialystok’da zaten çok fazla insan yok,
köyü de iyice ıssız. İn cin top oynuyor. Öyle bir yer. Hava da iyiden iyiye
karamış... Bir çeteyle gitmekle iyi yapmışım sizin anlayacağınız. Ben çete
lideri oluyorum tabi bu durumda.
Vardığımızda adam sözleştiğimiz marketin
önünde dikiliyordu. Tek başına gelmişti. Demek kendine o kadar güveniyorsun ha
dostum? Biz de böyle iki araba marketin önüne yanaşıp, içinden on kişi birden
çıkınca adam şaşırdı tabi. Oh canıma değsin! Görsün bakalım benden para
istemeyi. Eee konuşmalarımı değiştirmeyelim galiba. “Oh oh canıma değsin” diyen
çete lideri mi olur? Belki, “Hey adamım! Kendini çok cesur mu sanıyorsun he?”
tarzı bir şey olabilir.
Biz Natalia’yla önden gittik adamın
yanına. Ben böyle suratımda bir zafer ifadesiyle bekledim. Adam şöyle bir
etrafına baktı, sonra da bana baktı. Haha korktun mu dostum? Gör bakalım nasıl
oluyormuş beni tehdit etmek... Göğsümü iyice gerdim tabi ben.
Fakat adam kollarını birleştirmiş öylece
durmaya devam etti. Sonra Lehçe bir şeyler söyledi. Boş boş adamın yüzüne
baktım. Özür diledi herhalde. Allah'ım! Ben bu işi iyi becerdim. Acaba
Türkiye'ye dönünce de çete lideri mi olsam? Nasıl başvuruluyordu acaba?
Ne diyor diye Natalia’ya sordum.
Natalia, “Önce para diyor.”
"Eee nasıl yani?"
"Parayı istiyormuş önce."
Of! Daha mı asi durmam gerekiyordu? Çete
liderleri nasıl duruyordu ki? Ne bileyim. Ben öyle mafyalı dizi olarak bir tek
“İçerde” yi izledim. Celal baba gibi de bağıramam ben. Sesim çıkmaz o kadar.
"Kafası karıştı herhalde. Hayır,
burada kaç kişiyiz..."
Adamda tek mimik oynamayınca şöyle bir
arkama bakayım dedim. Ne göreyim! Meğer millet yere çömmüş, bira içiyor.
Evet, gerçekten çok ürkütücü görünüyormuşuz. Ya bu Polonyalılar iki dakika
içmeden duramaz mı?
Tabi mecbur parayı verdim. Adam bir de,
“Arkadaşın çok şanslı. Telefonu vermeyebilirdim” demez mi Natalia’ya!
Terbiyesiz!
Bu macerayı atlattıktan sonra yurda
dönünce apar topar işlerimi hallettim ve otobüs durağına gittik. Fakat orada da
bela peşimi bırakmayacaktı. Biletlerini internetten alanların, otobüs şoförü
binmeden listeden isimleri kontrol ediyordu. Biz de internetten almıştık. İki
arkadaşım da listeden isimlerini gösterip geçti. Ardından şoför listeyi bana
uzattı. Baktım ismim yok. Bir daha baktım, teker teker aradım ama bulamadım.
İsmim listede yoktu! Neredeyse kalp krizi geçirecektim. Kalbim artık bu
kadarına dayanamayacaktı. Uçak biletlerini almışım, hosteli ayarlamışım, bu otobüse
binemezsem her şey yanacaktı… Neredeyse ağlayacaktım artık. Affedersiniz ama
böyle cenabet bir gün olabilir mi? Bir yere gideceğim, başıma gelmeyen kalmadı.
Sanki biri gidemeyeyim diye büyü yapmış! Şoförün şüpheyle bana baktığını
görünce, “Bilet almıştım ama ismim yok” dedim ağlamaklı. Neyse ki adam insaflı
çıktı da beni otobüse aldı. Derin bir nefes alıp, artık başka bir aksilik
olmamasını dileyerek kendimi koltuğa bıraktım. En azından iyi bir şey olmuştu.
Kötü şeylerin geride kaldığını düşünüp gözlerimi kapattım. Ama o sırada yanlış
otobüse bindiğimizden haberimiz yoktu…
Başka bir belalı gezi de; Ben buna çok gülmüştüm:)))
Gerçekten çok hoş bir hikaye olmuş :)
YanıtlaSilÖzellikle sonunu okuduğumda yüreğime ateşler girdi :)) Bilmem izler misin genellikle korku filmlerinin sonunda sürpriz hiç umulmayacak bir şey olur ya hani insana yok artık dedirten cinsten ha işte öyle senin hikayenin de sonu öyle olmuş :)
Hayal gücünün kıvrımlarında dolaşmak güzeldi, keyifle okudum. Saygı ve sevgilerimle. Vesselam...
Hahaha :)) Teşekkür ederim okuduğunuz için.
Silbu hikayeyi yarın dinç kafayla okusam iyi olacak :)
YanıtlaSilŞimdiden teşekkürler o zaman:)
SilO nasıl bir şanssızlıktır, yaşamış kadar oldum :D
YanıtlaSilVllahi billahi. Polonya'da laptopum da kaybolmuştu. Bir de o var:(
SilOkurken o kadar çok güldüm ki... :D
YanıtlaSilÖzellikle arkaya bakış attığınızda arkadaşların yere çömelip bira içtiği kısım inanılmaz komikti. Tam bir film sahnesi :D
Demek yurtdışında da insanım başına böyle şeyler gelebiliyormuş, çok şaşırdım açıkçası. Bu anlılarınızı toplayıp bir kitap haline getirmelisiniz bence, ya da senaryo, harika bir hikaye çıkıyor ortaya. Mizahınız çok kuvvetli. Kaleminize sağlık ve geçmiş olsun, neyse ki daha fazla başınıza bir şey gelmemiş :)
Gülümsettiğiniz için de teşekkürler! :)
Benim başıma daha neler geldi bir bilseniz:) Benim başıma hiç normal şeyler gelmiyor ki:) Çok teşekkür ederim. Okuduğunuz ve değerli bir yorum yaptığınız için:)
SilAaa! İnanmıyorum yaaa, Polonyalıları dürüst bilirdim niyeyse.:( Ama her ülkede iyisi de var, kötüsü de var demek ki. Çok geçmiş olsun. :(
YanıtlaSilO adam öyleydi ama mesela laptomu takside bıraktığımda taksici kapıya kadar getirmişti. Çok iyileri de var.
SilBenim de oğluşum geçen yıl telefonunun takside unutmuştu, adam apt. kapısına kadar getirdi, kendisi istemedi ama ben bu kadar zahmet ettiğinden, geçmiş gün tam hatırlamıyorum ama geldiği yolun iki katı kadar bir para verdim.
SilDediğin gibi insan işte, iyisi de var, kötüsü de var,
Ama sana çok kötüsü rastlamış. :(((O adamın umarım burnundan gelmiştir hani haram etmeli böyle durumlarda, zaten haram para hayır getirmez...
Türkiye'de oldu o zaman olay?
SilYine trajedinin altında yatan komedi 😁 ama biz niye gülüyoruz bu hikayeye anlamadim.Bence hic gülncek bise degilmis ama cok tatli anlatmissin 😁
YanıtlaSilTam bir dram aslında:))) Teşekkür ederim:)
SilOkumuştum bu hikâyeyi daha önce, yine tüylerim diken diken oldu :D
YanıtlaSilAslında ben bu hikayeyi "Değmesin Yağlı Boya" bloguna göndermiştim. Misafir yazar olmak için. Yayınladığını söyledi ama bir daha kendisine ulaşamadım:( Blogunu da açamadım. Ne oldu anlamadım. Siz orada okumuştunuz o zaman değil mi? Siz açabiliyor musunuz onun blogunu??
SilEvet orada okumuştum. Ama şu anda o bloğunu kapattı.
SilAyyy bu nasıl bir şey yahuu.. hem güldüm hem daraldım :)) İlahi Yasemin, sonunda yanlış otobüs cümlesini duyunca yok artık dedim.. :))))
YanıtlaSilahh aahhh neler olmadı ki
Silhala gülüyorum ama deli gibi zira tek başıma bir kafede oturmuş kulaklığımda kop kop dım tıs dım tıs şarkım çizim molamda bir uğrayayım dedim ancak bu kadar zihin dağıtılabilirdi çoook teşekkür edarim :)
YanıtlaSilayy ne mutlu bana:)))
SilTam oh derken yanlış otobüs deyince şok oldum :))
YanıtlaSil:)) Ben de şok oldum
SilYa inanılmaz güzel bir hikaye! Hiç sıkılmadan okudum ve ne olacak diye merak içindeydim gerçekten. Ah bi de yanlış otobüs!!
YanıtlaSilO an adama çok sinir olmuştum ama şimdi anlatınca komik oluyor:))) Çok teşekkürler okuduğun için
SilDoğrusu haftasonu sınavlarından bugüne ben de şanssızlıklar ile uğraşıyorum. Çamaşır makinem bozuldu. İçinde eşyalarla, mutfak vanalarına ne olduysa mutfaktan girişe su basması; tuvalet sifonu bu eğlenceye benim de katılmam gerek diyince...
YanıtlaSilBugün yukarıya baktım. Dolunay zamanı. Hiç sevmiyorum dolunay zamanlarını, canımı sıkacak şeyler oluyor.
Senin ki de bol aksiyonlu bir gezi olacağa benziyor..
Yok ya öyle düşünmeyin. "Güzel olacak" deyin sesli bir şekilde.
SilYasemin ve anıları :) Erasmus zedeleriz biz..
YanıtlaSilaynen öyle:)))
SilMerhaba izleyiciler bölümünden blogunuzu izledim. Sizde benim blogumu takip ederseniz sevinirim :)
YanıtlaSilO ne biçim işmiş öyle. Çal ve para karşılığı iade et.
YanıtlaSilPolise falan haber verse miydiniz? Adama suçüstü yapsalardı...
Yuhh dedim!
Polise haber vermeyi ben de düşündüm ama arkadaşlarım dedi ki; Boşuna söyleme. Ne de olsa onu haklı çıkaracaklar. Sim kartı atsa bir yere telefonu bulamazsın.
SilAksilik bir başlayınca devamı gelirmiş dostum :) Kendimi hikayeye kaptırdım :)
YanıtlaSilhahah:))
SilBiz kız kardeşimle bu gibi durumlarda 'Hayatta ki şansımız' diyoruz. Sizin de hayattaki şansınız çokmuş bizim gibi :D :D
YanıtlaSilevet çoook:))
SilMerhaba! :)
YanıtlaSilYazıyı okurken bir yandan da neyle ilgili yorum yazacağımı düşünürken bir yerde bir anda kendimi yakaladım: Önce "Evlaaaaat" dedim, şimdi de klavyenin "boşluk" tuşuna iki kez "tak tak taka tak" ritmiyle bastım. Eğer tuşuna'dan sonra anlamsız bir boşluk varsa (ki hayal ürünü de olabilir) sebebi budur. Bir zaman önce izlediğim "Sosyal Ağ" filminde Facebook'un kuruluşu ve gelişimi anlatılıyordu. Oradan hatırlıyorum; Mark Zuckerberg (yani patron) bu sosyal ağın adını önce "The Facebook" olarak düşünmüş ama sonra bir başka girişimcinin önerisiyle "The"yı atmış. Tabii ben bir girişimci değilim. (Bir yazının başlığı için laf bu kadar dolandırılabilirdi! :) Neden "The Belalı Gezi", önümüzdeki günlerde acaba ülke sınırlarından da belalı gezi öyküleri gelecek mi? Son olarak "Canıma değsin!" lafı... Epeydir okumamıştım ve kullanmamıştım, hatırlamak iyiydi :)
Güzel günler dilerim!
Neden "The Belalı Gezi" bilmiyorum. Hiçbir fikrim yok:) Ülke sınırları içinde böyle maceralarım mevcut değil:) Ancak uydurabilirim.
SilTam aha adamın işi bitti dediğim anda şok oldum..Lanet olası Polonyalılar :):)
YanıtlaSilHahaha pislik aldı parayı:))
Silotobüse binmenle derin bir oh çektim , düşün bilgisayar başındaki ben , senin halin nice olmuştur ama neyse sonunda mutlu sona kavuşmuşsun ya gelen mala diyesim var ...
YanıtlaSil:)) Vallahi öldüm öldüm dirildim o gün
SilBu yazı başka bir blogda yayınlanmıştı demek size aitmiş. Çok güzeldi, bir solukta okudum :) Devamı gelecek mi?
YanıtlaSilÇok teşekkürler. Evet, "Değmesin yağlı boya" da yayımlanmıştı ama blog kapanmış. Neden bilmiyorum. Aslında düşünmüyordum ama şimdi siz söyleyince "neden olmasın" dedim:)
SilÇok heyecanlı gidiyordu, yazarsanız sevinirim.
SilSevgiler :)
O zaman yazıyorum:)
SilOkurken gerildim gerçekten :D Ben de şanssız bir insanım ve kendi başıma gelmiş gibi hissettim.. Neyseki otobüse binebilmişsin, ne aksi bir gün... Umarım tüm aksilikler bir günde tükenmiştir ve gezin güzel geçmiştir :))
YanıtlaSilBindim ama çilenin devamı var:)
Silhehe iyidir bu maceralaaar yaaaa :)
YanıtlaSilKesinlikle. Hepsi güzel bir anı şimdi:)
SilAhaa ahaaa çok güldüm ya. Edepsiz adam nerde bizim Türk milleti geçirmişsindir içinden :) Puu utanmaz adam diye söylene söylene okudum. Yanlış otobüse binmen ise artık son noktaydı çok güldüm Allah da seni güldürsün. Her sahnesi film karesi gibi olan bu trajikomik hikayelerinin sonunun bekliyorum çok keyifli okuması :))
YanıtlaSilBeğenmene çok sevindim:) Amin :) Çok mutlu oldum beğenmene:)
Sil